USPUM üyeleri çalıştay da buluştu

Güncelleme 13 Haziran 2022, 15:02

Kısa adı USPUM olan Ulusal Stratejiler ve Politikalar Üretme Merkezi Yönetim Kurulu Üyeleri, “USPUM-Hatay-2022 Stratejik Tutum Çalıştayı”nda bir araya geldi. 2 gün süren çalıştayla ilgili olarak USPUM Yönetim Kurulu Başkanı Muhammed Taha Gergerlioğlu, “Bu coğrafyada birlikte insanca, eşit şartlarda yaşamanın ve güçlü bir gelecek kurmanın iradesini ortaya koyduk” dedi.
HATAY’IN NABZINI TUTTULAR
USPUM Yönetimi, “Hatada değil Hatay’da buluşuyoruz” sloganıyla Hatay’ın Antakya ilçesinde bir otelde düzenlenen 2022 Stratejik Tutum Çalıştayı’nda buluştu. Çalıştay’ın ardından USPUM Üyeleri Suriyelilerin bulunduğu bölgelerde incelemeler yaptı, Kırıkhan ilçesindeki yurt ve kampları gezdi. Antakya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Hikmet Çinçin’le de bir araya da gelen USPUM Heyeti bölge ekonomisi hakkında istişare yaptı ayrıca Hayırsever işadamı ve Alevi Kanaat Önderi Mehmet Güven’den bölgedeki Alevi toplumunun yapısı ve sıkıntıları hakkında görüş alış verişi yaptı.

SONUÇ BİLDİRGESİ AÇIKLANDI: “DÜNYA BÜYÜK BİR UYANIŞIN EŞİĞİNDEDİR”
2 gün süren çalıştayla ilgili açıklama yapan USPUM Yönetim Kurulu Başkanı Muhammed Taha Gergerlioğlu; bu coğrafyada birlikte insanca, eşit şartlarda yaşamanın ve güçlü bir gelecek kurmanın iradesini ortaya koyduklarını söyleyerek çalıştayın sonuç bildirgesini kamuoyuyla paylaştı.

Başkan Gergerlioğlu’nun açıkladığı sonuç bildirgesinde şu ifadelere yer verildi: “Dünyanın bugün içerisinde bulunduğu durum; tarihi süreci içerisinde ilk defa yaşanan bir hal değildir. Ancak diğer krizlerden ayrı bir tarafı vardır. Yeryüzünde insandan daha değerli bir varlık yokken ilk kez insan, dünyanın öznesi konumundan kendi eliyle alınmaya çalışılmaktadır. Medeniyetleri ayakta tutan, sürekliliğini ve başarısını sağlayan şey; diğer medeniyetlerle ilişki kurması ve onlarla etkileşime girmesidir. Ancak bugün kendisini ‘dünyanın sahibi’ gören ve yalnızca kendine ait mutlu bir azınlığın rahatı dışında, insanlığın geri kalanına hayat hakkını yalnızca bu mutlu azınlığa kölelik etmek zorunda bırakan bir zihniyetle karşı karşıyayız. Bu zihniyetin insanlığın geleceği ile ilgili söz söyleme hakkı bitirilmediği takdirde insanlık kendi dünyasının öznesi olduğunu düşünürken gerçekte nesnesi konumunda hayatına devam edecektir. Dünya büyük bir uyanışın eşiğindedir. İnsanlık bu uyanışa geç kalkarsa en az bir asır daha uyanmış olmasının da bir anlamı kalmayacaktır ki zaten buna da fırsat verilmeyecektir. Üzerinde bulunduğumuz Anadolu coğrafyasının yine yeniden dünyaya insanlık adına söz söyleme vakti gelmiştir. Bu tek başına bir ırkın ya da bir mezhebin görevi değildir. Bu gönlü insanlık için çarpan, dünya mazlumlarının hamisi olma, sömürgenin ve zalimliğin önünde set olmaya razı bireylerin, ailelerin, mahallelerin, şehirlerin ve ülkelerin ‘zorunlu hizmetine’ dönüşmüştür. Biz, bizden önce insanlığa fayda sağlamış her medeniyetin müspet adımlarından faydalanarak vücut bulacak ve devamlı sentez ve evrimlerle canlı kalacak bir medeniyetin öncüleri olacağız. Tarihi, coğrafi, ekonomik ve sosyal kader bizi ortak davranmaya davet etmektedir. Büyük milletler ufku ve idealleri geniş milletlerdir. Bu toprakların çocukları bunu başarmış ve yeniden başarmaya da muktedirdir.”

Başa dön tuşu